Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde toplandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi.
Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Denis Becirovic'in Türkiye'ye yaptığı çalışma ziyaretinin oldukça verimli geçtiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan,"Orta Doğu'yu kan gölüne çeviren üst aklın, son aylarda Balkanlar'da da toplumsal fay hatlarını kaşıdığını görüyoruz. Ayrılıkçı gündemlerin körüklenmesinin gerisinde hangi niyetlerin olduğu bellidir. Türkiye olarak biz, Balkanlar'da, özellikle de Bosna Hersek'te barıştan, huzurdan ve istikrarın korunmasından yanayız. Bu konudaki hassasiyetimizi, Demokratik Eylem Partisi Genel Başkanı Bakir Izzetbegoviç’e de geçtiğimiz günlerde İstanbul'da ifade ettim. İnşallah bundan sonra da Bosna Hersek'in yanında olmayı sürdüreceğiz."
"Diyanet'e yönelik sinsi bir kampanya yürütülüyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sene "Peygamberimiz ve Şahsiyet İnşası" temasıyla idrak edilen Mevlid-i Nebi Haftası'nda Diyanet camiasıyla bir araya geldiklerini hatırlatarak "Rabb'im, bizlere son nefesimize kadar Rasulullah Efendimizin izinden yürümeyi, O'nun örnek hayatı ve ahlakıyla şahsiyetimizi şekillendirmeyi nasip eylesin diyorum." ifadesini kullandı.
Türkiye'de ve dünyanın farklı köşelerinde irşat faaliyetlerinde bulunan İslam'ın yayılması ve yaşanması için mücadele eden "iman kalesinin muhafızları" olarak gördükleri tüm hocalara şükranlarını sunan ve muvaffakiyetler dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Burada bir hususu özellikle dikkatlerinize getirmek istiyorum. Son yıllarda bilhassa 15 Temmuz gecesi sergiledikleri yürekli duruş akabinde Diyanet teşkilatımıza yönelik sinsi bir kampanya yürütülüyor. 28 Şubat döneminden gayet iyi hatırladığımız faşizan manşetlerin, tekrar atılmaya başlanması bu linç kampanyasının bir parçasıdır. Ellerine geçirdikleri her fırsatta manşetleriyle darbecilere selam çakanlar, bakıyorsunuz, bugün de 28 Şubat zihniyetini 'başörtülü, çarşaflı, sakallı, cüppeli' diyerek yeniden hortlatmaya çalışıyor.
Yıllarca millete yaşam tarzı dayatanlar, şimdi farklı yaşam tarzlarının hayatın bütün alanlarında görünür olmasından rahatsızlık duyuyor, milletimizin bazı kesimlerini adeta öcü gibi göstermeye kalkıyor. Şunun bilinmesini isterim, bu devlet, hiçbir ayrım yapmadan tüm kurumlarıyla milletindir. Devletin sahibi, hangi inanca, kökene, siyasi görüşe mensup olursa olsun 85 milyonun tamamıdır. İnsanımızın kılık kıyafetinden dolayı devletin belli kurumlarına giremediği dönemler, artık sona ermiştir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, insanların başörtüsünden, saçından, sakalından, çarşafından dolayı ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüğü günlerin artık mazide kaldığını vurgulayarak "İnsanımızın takunyalı, tarikatçı, cemaatçi, inançlı-inançsız diye ayrımcılığa uğradığı günler, artık geride kalmıştır. Sırf başındaki örtüsünden dolayı annelerin çocuklarını lojmanlarda ziyaret edemediği, yemin törenine dahi katılamadığı o kötü günler, artık tamamen geride kalmıştır." dedi.
"Niteliğin artırılmasına öncelik veriyoruz"
"Bir kez daha açıkça ifade ediyorum. Bu makamlarda olduğumuz müddetçe, Allah'ın izniyle hiç kimse o kara günleri bir daha geri getiremeyecektir." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bedel ödeyerek milletimize kazandırdığımız hak ve hürriyetlerin, vesayet heveslileri tarafından gasbedilmesine kesinlikle izin vermeyeceğiz. Demokrasiyi hazmetmekte sorunu onlarla da mücadelemizi hukuk zemininde sonuna kadar devam ettireceğiz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, adalet hizmetlerinde ülkeyi hak ettiği yere getirmek için yoğun gayret sarf ettiklerini vurgulayarak "23 yıldır 'güven veren ve erişilebilir adalet' hedefimizden asla kopmadık. 2002 yılında 9 bin civarında olan hâkim savcı sayımız, 15 Temmuz'da yaşadığımız ihanete rağmen yaklaşık 3 kat artışla bugün 25 bini geçti. Nicelikle beraber niteliğin de artırılmasına öncelik veriyoruz." dedi.
İlk kez bu sene uygulamaya geçirdikleri "yardımcılık" müessesesiyle hâkim ve savcı adaylarının, usta çırak ilişkisi içinde mesleğe daha donanımlı bir şekilde hazırlanmasını amaçladıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yeni modelle Akademi'deki eğitimlerine başlayan 1076 hâkim ve savcı yardımcımızı tekrar tebrik ediyor, hepsine başarılar diliyorum." diye konuştu.
Bağımsız, tarafsız, adil ve etkili bir yargı sisteminin kökleşmesi için bundan sonra da çalışmayı sürdüreceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, infaz sistemiyle ilgili zaman zaman medyaya da yansıyan bazı tartışmaları yakından takip ettiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, vicdanları rahatlatacak, toplumda devlete olan güveni güçlendirecek, özellikle de "cezasızlık" algısının önüne geçecek adımları, Meclis ile iş birliği içinde mutlaka atacaklarının altını çizdi.
18 Eylül’de başarı ödüllerini takdim ettikleri, Türkiye'yi yurt dışında gururla temsil eden müteahhitleri tekrar kutlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, firma sayısı itibarıyla Çin'den sonra ikinci sırada oldukları sektörde gelirleri hak ettikleri seviyelere getireceklerini söyledi.
Şehit polis memuru Şeyda Yılmaz'ı andı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 85 milyonun emniyeti, huzuru, ülkenin birlik ve beraberliği için fedakârca çalışan güvenlik kuvvetleriyle gurur duyduklarını belirtti.
Jandarma ve Emniyet Teşkilatı'nın emrine verdikleri 7 bin 204 yeni aracın özellikle asayiş ve trafik hizmetlerinde kendilerine çok ciddi kolaylık sağlayacağına inandığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Her zaman söylüyorum. Bizim polisimiz, jandarmamız, askerimiz vatandaşımıza karşı müşfik, ama suç işleyenlere, suçta kibirlenenlere karşı daima tavizsiz olmalıdır. Vazifesini hakka, hukuka, ahlaka uygun şekilde icra eden tüm güvenlik görevlilerimizin Türkiye Cumhurbaşkanı olarak her zaman yanındayım. Bu vesileyle geçtiğimiz günlerde kalleşçe şehit edilen polis memurumuz Şeyda Yılmaz'ın şahsında tüm şehitlerimizi rahmetle yâd ediyorum. Yeni araçlarımızın emniyet ve jandarma ekiplerimize tekrar hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum."
BM temasları
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 79'uncu Genel Kurulu'na iştirak etmek üzere gittiği New York'ta, 4 gün boyunca oldukça verimli görüşmeler gerçekleştirdiklerini ifade etti.
Düşünce kuruluşlarından Türk-Amerikan toplumu temsilcilerine, uluslararası yatırımcılardan devlet ve hükûmet başkanlarına kadar çok çeşitli kesimlerle bir araya geldiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu kapsamda, İran, Sırbistan, Ukrayna, Maldivler ve Gine Bisau Cumhurbaşkanları, Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı, Kuveyt Veliaht Prensi, Arnavutluk, Pakistan, Irak, Lübnan, İtalya, Almanya, Hollanda, Yunanistan ve Ermenistan Başbakanları, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı ile verimli istişarelerimiz oldu. 2021 yılında hizmete açtığımız BM'nin tam karşısındaki Türkevi binamız, bu yıl da görüşmelerimize ev sahipliği yaptı. BM ile Türkevi’miz de küresel diplomasinin nabzının attığı merkezlerden biri hâline geldi."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, New York'u her ziyaretlerinde, görenleri kendine hayran bırakan böyle bir eseri ülkeye kazandırmanın haklı gururunu yaşadıklarını belirterek şöyle konuştu:
"Ana muhalefet partisinin devrik eski genel başkanının, Türkevi'nden niçin bu kadar rahatsız olduğunu da açıkçası anlayamıyoruz. Türkevi binamız, tıpkı şu an çatısı altında olduğumuz Cumhurbaşkanlığı Külliyemiz gibi 85 milyonundur, 85 milyonun iftihar vesilesidir. Kapısı da milletin evi gibi Türk milletinin her bir ferdine açıktır. Bunda ayıplanacak, eleştirilecek bir durum da göremiyoruz. Türkiye'nin başarılarına sevinmek yerine bundan gocunanları bugün bir kez daha milletimizin vicdanına havale ediyoruz."
"Filistin halkına yönelik yardımları artırmamız gerektiğini dile getirdim"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24 Eylül Salı günü, BM Genel Kurulu'na hitap ettiğini, hitabında, İsrail'in Gazze halkına uyguladığı soykırım başta olmak üzere bölgedeki çatışmalara ve zulümlere özellikle dikkat çektiğini dile getirdi.
Küresel barış ve güvenliğin 5 ayrıcalıklı ülkenin keyfine bırakılmaması gerektiğini "Dünya 5'ten büyüktür" şiarıyla tekrar ifade ettiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Yine konuşmamızda Türkiye’nin dış politika vizyonuna dair kapsamlı bir ufuk turu yaptık. Tüm görüşmelerimde, yaklaşan kış mevsimi öncesinde, insanlık olarak Filistin halkına yönelik yardımlarımızı artırmamız gerektiğini dile getirdim. Gerek Genel Kurul salonunda gerekse daha sonraki görüşmelerimizde aldığımız tepkiler son derece olumluydu. Verdiğimiz mesajlarla bir kez daha insanlığın ortak vicdanına tercüman olduğumuzu gördük. Türkiye bugün, özgürlük için adalet için hak ve hakkaniyet için mücadele eden tüm mazlumların küresel platformdaki sesi hâline gelmiştir. Bundan, ülkemiz ve milletimiz adına onur duyuyoruz."
İsrail'in Lübnan'a saldırıları
Cumhurbaşkanı Erdoğan, New York'tayken İsrail'in Lübnan'a yönelik saldırılarını daha da artırdığını, son 2 haftada İsrail'in saldırılarında, aralarında çok sayıda çocuğun da olduğu 1000'i aşkın Lübnanlı hayatını kaybettiğini bildirdi.
İsrail saldırılarında vefat edenlere Allah'tan rahmet, Lübnan halkına taziyelerini ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Lübnan Başbakanı Sayın Mikati ile görüşmemizde Türkiye'nin güçlü desteğinin yanlarında olduğunu çok net biçimde söyledim. İlk etapta acil ilaç ve tıbbi malzeme yardımımızı bölgeye süratle gönderdik. 30 ton insani yardım malzemesi çarşamba günü Beyrut'a ulaştı. Güvenlik şartları elverdiği ölçüde yardımlarımızı devam ettireceğiz. Tabii İsrail'in sivil asker ayrımı gözetmeden sürdürdüğü saldırılara bağlı olarak Lübnanlı kardeşlerimizin ihtiyaçları da katlanarak artıyor."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Lübnanlı sivillerin yerlerinden edildiğine dikkati çekerek şunları kaydetti:
"Milletimizin yüz akı olan sivil toplum kuruluşlarımız, zor koşullara rağmen sahadalar; insani yardım noktasında ellerinden geleni yapıyorlar. Biz de İsrail’in saldırılarını durdurması için diplomatik temaslarımıza hız verdik. Dışişleri Bakanımız, MİT Başkanımız ve diğer yetkililerimiz bu noktada muhataplarıyla yoğun temas hâlinde. Uluslararası toplum İsrail'in tüm bölgeyi ateşe atan bu haydutluğuna daha fazla sessiz kalamaz. Şayet Güvenlik Konseyi gerekli iradeyi göstermezse Genel Kurul'un (BM) 1950 tarihli Barış İçin Birlik Kararı'nda olduğu gibi kuvvet kullanma tavsiyesinde bulunma yetkisi süratle devreye alınmalıdır."
İsrail'in saldırılarına ilişkin aslolanın İslam dünyasının tavrı olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gazze, Batı Şeria ve Lübnan'da yaşanan zulme en büyük tepkiyi, İslam ülkeleri vermelidir. Müslümanlar olarak zulmü engelleme ve mazluma el uzatma noktasında, bizim tüm dünyaya liderlik yapmamız gerekiyor. Kardeşlerimize önce biz sahip çıkmazsak başkalarının destek olmasını zaten bekleyemeyiz. Ancak bu konuda ilk günden beri maalesef ciddi bir zafiyet yaşanıyor." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail hükûmetini, Hamas'ın kabul ettiğini açıkladığı ateşkese zorlayacak ekonomik, ticari ve diplomatik adımların atılmadığını, bu atalet karşısında üzüntü duyduklarını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Oysa bugün merhum Cahit Zarifoğlu'nun veciz ifadesiyle 'Filistin, her mümin kulun önündeki bir sınav kâğıdıdır. Bugün Filistin ve Lübnan'a sahip çıkmak insanlığa sahip çıkmak, barışa, farklı inançların bir arada yaşama kültürüne sahip çıkmak demektir. Bugün İsrail, katliam politikalarıyla nesiller boyu devam edecek husumet tohumları serpmekte, ona destek verenler de bu suça ortak olmaktadır. İsrail, dozunu artırdığı devlet terörüyle sadece uluslararası hukuka olan inancı değil, kendisine destek veren ülkelerin itibarını da yok etmektedir. Gözünü kan ve nefret bürümüş bir avuç radikal siyonist, bölgemizi ve tüm dünyayı ateşe atmaktadır. Açık söylüyorum, biz bu zulme, bu barbarlığa asla rıza göstermeyiz. Siyonist lobinin şahsımızı hedef alan hadsizliklerine de boyun eğmeyiz. Ne pahasına olursa olsun bugüne kadar hakkı haykırmaktan çekinmedik, hiçbir zaman da çekinmeyeceğiz.
İslam âlemini ve dünyanın vicdan sahibi tüm ülkelerini bu modern barbarlığa karşı birleşmeye davet ediyorum. İsrail'e karşı 'insanlık ittifakının' kurulmadığı her gün, bilinmelidir ki tehlike daha da büyüyecektir. İsrail'in uyguladığı mezalimin yol açtığı sorunlar, eninde sonunda herkesin kapısını çalacaktır. Tıpkı DEAŞ gibi, tıpkı YPG saflarında kan döken yabancı teröristler gibi İsrail'in saldırılarının etkileri, katliamı tribünden seyredenlere de ulaşacaktır. Türkiye olarak insanlığın aynı yanlışa tekrar düşmesini istemiyoruz. Müslüman, Musevi, Hristiyan demeden bölgemizdeki herkesin huzuru için uluslararası toplumu ve İslam âlemini harekete geçmeye çağırıyoruz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugünkü kabine toplantısında İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ve Ticaret Bakanı Ömer Bolat'ın sunumlarını dinlediklerini bildirdi.
Göç yönetimiyle ilgili yürütülen çalışmaları kapsamlı bir şekilde ele aldıklarını, düzensiz göçü kaynağında engellemeye dönük çabalarının sürdüğünü dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'deki sığınmacıların güvenli, onurlu ve gönüllü geri dönüşlerine dair eylem planını, tüm paydaşlarla istişare içinde oluşturduklarını söyledi.
Her zaman söyledikleri gibi bu ülkeye bir daha "Boraltan Köprüsü utancı"nı yaşatmadan, kardeşlik hukukuna halel getirmeden, ülkenin ticari ve ekonomik çıkarlarına zarar vermeden bu hassas süreci çok boyutlu bir şekilde yönettiklerini ve yöneteceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni düzensiz göç akınlarına karşı tedbirleri de sınır ötesinde aldıklarını vurguladı.